birbirine aşık maskeli adam ve kadın

Normalleşmeye doğru yol aldığımız Covid-19 salgını süreci boyunca, şartların da etkisiyle aile üyelerimizle daha fazla zaman geçirir olduk. Virüs, bir yandan bizlere birçok hayat dersi verip en küçük anların değerini öğretirken diğer yandan ikili ilişkileri de büyük bir sınavdan geçiriyor.

Boşanmalar, ayrılıklar ve aile içi gerginliklerde büyük bir artış yaşanıyor.
Gelecek hâlâ belirsizlikler ile dolu. Bu süreçte öncelikle sağlık olmak üzere; iş, eğitim ve para gibi konularda da korkularımız ve kaygılarımız gün geçtikçe arttı.

Tüm bu bilinmezliğin içinde kendimize bir çıkış yolu arıyoruz. Bu konuda da en büyük destekçimiz yanımızdaki insanlar, aile üyelerimiz, eşimiz ya da sevgilimiz oluyor.

Ancak içinde olduğumuz stresli zamanlarda birbirimize karşı hem daha saldırgan hem de daha savunmasız bir hale geldik. Kimi zaman çaresiz, kimi zaman sevdiklerimizin yanında olmamıza rağmen yalnız hissediyoruz.

Durumlar karşısında daha tepkisel ve agresif davranabiliyoruz.
Evlerimizde geçirdiğimiz zamanla birlikte, kişisel sınırlarımızın da daraldığı bir noktadayız. Tüm bu olumsuz duyguları yaşarken bir de sosyal izolasyonda olmak, çocuklu aileler ve beraber yaşayan çiftler için çok daha zorlayıcı bir hâl aldı.

Kendimize ve ilişkilerimize dair tahammül seviyemizin azaldığını görüyoruz. Yanlış anlaşılmalar, iletişim ve öfke problemleri artarken daha önce fark edilmeyen yeni sorunlar da gün yüzüne çıkmaya başladı.

Ancak burada iki yol var: ya partnerimizle beraber bu savaştan el ele tutuşup beraber çıkacağız ya da yaşadığımız bu kriz dönemini daha büyük bir kaosa dönüştüreceğiz.

Peki bu salgın sürecinde ilişkilerimizi korumak adına neler yapabiliriz? Sizin için bazı öneriler hazırladık…

Sorunlarınızı Çözmek İçin Duygularınızı İfade Edin ve Empati Kurun

Ev içerisinde sorunlara nasıl yaklaştığınız çok önemli. Çiftler arasında anlaşmazlıklar yaşanmasının normal olduğu bir dönemdeyiz. Ancak burada dikkat etmeniz gereken konu; soruna çözmek için mi yaklaşıyorsunuz yoksa haklı çıkmak için mi?

Öncelikle kendinize ne istediğinizi sorun. Ardından yargılayıcı ve suçlayıcı bir tutumu kenara bırakarak partnerinizin nasıl hissettiğini ve neye ihtiyacı olduğunu anlamaya çalışmalısınız.

Yaşanan tartışmaları duygularınızı ve düşüncelerinizi ifade etmek için bir fırsat olarak görebilirsiniz. Eğer sadece kendinizin ya da karşınızdakinin beklentilerine göre yaşarsanız ilişkiniz bir noktada çıkmaza girecektir.

Genellikle partnerimizin de bizimle anı şeyler hissettiğini varsayma eğilimindeyiz. Bu nedenle tartışma anlarında partnerinizin zihnini okumaya çalışmak yerine onunla açık bir iletişim kurmayı deneyin.

Duygularınızı ve Davranışlarınızı Gözlemleyerek Ardındaki İhtiyaçları Araştırın

İlişkinizde ihtiyaçlarınızı nasıl bir şekilde ifade ediyorsunuz? Kendinizi öfkeli, endişeli ya da incinmiş hissettiğinizde nasıl davranıyorsunuz?Partneriniz ya da siz ne kadar sıklıkla ve hangi durumlarda öfkeleniyorsunuz?

Her an patlamaya hazır saatli bir bomba gibi misiniz? Sebepsiz yere sinirlendiğinizi ve abartılı tepkiler verdiğinizi düşünüyor musunuz? Öfke bir süreden sonra hakaret ve şiddete mi dönüşüyor? Tartışma anında hangi otomatik düşünceler devreye giriyor?

Bu ve bunun gibi soruları kendinize sormak, yaşadığınız sorunlarla baş etmeye çalışırken nerede bir engel olduğunu görmenize yardımcı olabilir. Şimdiye kadar kullandığınız yöntemler başarısız sonuçlandıysa daha farklı bir yol izlemenizin zamanı gelmiş demektir.

Öfke de her duygu kadar işlevsel ve olağan bir duygudur. Öfkenizi kontrol edebilmek zor olsa da öfkelendiğinizde sergilediğiniz davranışlar sizin kontrolünüz altındadır.

Öfkeniz artık yıkıcı bir hâl almışsa ve karşınızdaki kişiye zarar veriyorsa artık bu normal bir davranış değildir ve burada çözülmesi gereken bir problem vardır. Bu konuda karşı tarafın sınırı doğru bir şekilde çekmeyi öğrenmesi gerekmektedir.

Çoğu zaman bir kavga veya tartışma esnasında partnerinizin size ne kadar öfkelendiğine ya da kurduğu cümlelere odaklanırsınız. Ancak burada öfkenin gerçek duyguları gizleyen bir maske olduğunu hatırlamalısınız.

Öfkenin altında genellikle bir korku, değersizlik veya suçluluk gibi bastırılmış bir duygu yatmaktadır. Güvende olmama hissi ve bağlanma ihtiyaçları bireylerin daha korumacı ve kırılgan bir eğilimde olmasına neden olabilir. Kişinin bu duygusuyla yüzleşmesi sorunun çözümündeki en önemli adım olacaktır.

Acele Etmeyin

Yaşanan sorunlardan dolayı ilişkinizin çıkmaza girdiğini ve artık başka seçeneklerin kalmadığını düşünebilirsiniz. Ancak şunu hatırlamakta fayda var; olağanüstü bir süreçteyiz ve her birimiz kendimizi dört duvar içinde ister istemez baskı altında hissediyoruz.

Dolayısıyla hayatınızı tamamıyla etkileyecek bir kararı vermek için doğru bir zaman olmayabilir. Bu dönemin geçici olduğunu unutmayın. Yapmak istediğiniz büyük değişiklikleri bir dönem ertelemek ileride sorunları daha mantıklı ve objektif bir şekilde değerlendirmenize yardımcı olabilir.

Bireysel Sınırlarınızı Belirleyin

Sağlıklı bir ilişkide bireylerinin birbirinin zihinsel, ruhsal ve fiziksel sınırlarına saygı göstermesi çok önemlidir. Evde bu kadar fazla vakit geçirdiğimiz bu günlerde ortak alanların da paylaşımı normal olarak arttı.

Kendinize ve partnerinize ayırdığınız vakit dengeli değilse bir süreden sonra kendinizi gergin, bunalmış ve yorulmuş hissedebilirsiniz. Her gün kendinizle baş başa kaldığınız, size iyi gelecek şeyleri yapmak için özgür hissettiğiniz bir alanınız ve zamanınız olmalı.

Ancak bireyselliğe alan yaratırken zorlandığını düşünüyorsanız partnerinizin bunu istenmeme mesajı olarak alıp almadığını anlamaya çalışabilirsiniz. Bu ihtiyacınızı kibar, samimi ve dürüst bir şekilde ifade ettiğinizde partneriniz de sizi anlayacak ve sınırlarınıza saygı duyma deneyimi geliştirecektir.

Yalnız kaldığınız bu alan içerisinde kendi uğraşlarınız ve öz bakımınız ile ilgilenebilir, arkadaşlarınız ile sohbet edebilir, egzersiz yapabilir ya da kitap okuyabilirsiniz.

Araştırmalar birbirini gün içinde daha az gören çiftlerin birbirini daha çok özlediğini ve dolayısıyla daha sağlıklı bir ilişki yaşadıklarını gösteriyor. Her gün her şeyi partnerinizle beraber yapmak bir süreden sonra ilişkinin monotonlaşmasını ve heyecanının azalmasına neden olacaktır. İlişkiye canlılık getirmek istiyorsanız önce kendinizi bireysel olarak canlandırmalısınız.

Sorumluluk Alın

İçinizde ne kadar büyük bir fırtına olsa da davranışlarınızın ve duygularınızın tek sorumlusu yine kendinizsiniz. Eğer bu sorumluluğu büyük bir cesaretle kabul ederseniz, sorunlarınızla yüzleşebilir ve çözmek adına kendinize bir fırsat yaratabilirsiniz.

İlişkinizde yapacağınız en büyük hata kendi olumsuz duygularınız yüzünden karşı tarafı suçlamak olacaktır. Zor bir karakterle beraber olabilirsiniz; ancak olumsuz duygularınızı yönetmek sizin elinizdedir. Sessiz kalıp içinize atmak sorunları çözmeyecek; aksine sürmesine neden olacaktır.

Asıl soru şu; siz bunu değiştirmek için hazır mısınız?

Farkındalıklarınızı Artırın

Pandemi sürecinde ilişkinizin içindeki güçlü ve olumlu yanları keşfetmek, atacağınız ilk adım olabilir. Beraberliğinizde sizi besleyen kaynaklar, ilişkinize keyif ve güven veren şeyler nedir?

Karantinayı kendi içine dönmek ve ailesiyle vakit geçirmek için bir fırsat olarak görenlerin bu dönemi daha sağlıklı atlattığını görebiliyoruz. Hem parterinizi hem de kendinizi daha yakından tanıyabileceğiniz sınırsız bir zaman var önünüzde.

İlişki içindeki duygularınızı, düşüncelerinizi ve davranışlarınızı gözlemleyin. Bedeninizin ve ruhunuzun ihtiyaçlarına ses verin. Çünkü bir birey daha kendi ihtiyaçlarının farkında değilken, bir ilişki içinde işlevsel bir şekilde var olamaz.

Aynı zamanda ev içerisinde partnerinizle beraber geçirdiğiniz zamanın kalitesini değerlendirin. Bu zaman ilişkilerinizi nasıl etkiliyor? Memnun olduğunuz ve değiştirmek istediğiniz şeylerin listesini yapın. Sevgi, saygı, güven ve anlayışın ilişkinizdeki rolünü araştırın.

Beklemek Yerine Yapın

İlişkilerde en çok yapılan hatalardan biri de; her zaman karşımızdaki kişinin duygularımızı ve düşüncelerimizi anlamasını beklemek. Anlaşılmak istiyorsanız anlatın. Değersiz hissediyorsanız partnerinize değer verip vermediğinizi düşünün.

Takdir bekliyorsanız önce siz partnerinizde sevdiğiniz şeyleri onaylayın. Heyecan istiyorsanız yaratın. Yardıma ihtiyacınız varsa isteyin. Bir sorununuz varsa paylaşın. Tüm çarelerin tükendiğini hissettiğiniz anlarda paylaşımın kendisinin çözümün bir anahtarı olduğunu unutmayın.

Görev Dağılımı Yapın

Pandemi ile rollerin dengesi de değişmeye başladı. Geleneksel davranış kalıplarından sıyırılıp yeni bir düzene tabi tutulduk. Anne ve babanın hem ev işlerinde hem de çocuk bakımında eşit rol alması ilişkideki dengeleyen en önemli unsur oluyor. Tek başına kadının ev işlerinde daha çok rol alması bir süreden sonra cinsel hayatı da etkilemeye başlıyor.

Destek Alın

İlişkilerin bizi tükettiğini hissettiğimiz noktada bazen o anki bakış açılarımız sorunu çözmeye yardımcı olmayabilir. Bu nedenle bazen profesyonel bir destek ilişkinize sihirli bir değnek etkisi yaratabilir. Eğer birbirinizi seviyorsanız ve bu süreci beraber atlatmak istiyorsanız destek almaktan çekinmeyin. Yeni başa çıkma becerileri ve olumlu inançlar geliştirmek ilişkinize daha sağlıklı devam edebilmenize yardımcı olacaktır.